4 Ekim 2010 Pazartesi

Eda Anne "Ben bir transseksüel annesiyim"

Cumartesi sabahı arkadaşımın telefonu ile uyandım. Eski şirketimdeki arkadaşlarım çok sevdiğimiz iş ortağımızın Anadolu Fener'indeki çiftliğinde piknik organizasyonunda buluşuyor. Eski dostları göreceğim için çok sevindim ve hemen organizasyona entegre oldum.
Eski dostları görmek, onca senedir değişen hayatların izlerini sürmek,iyi kötü şeyler paylaştığınız eski yöneticilerinizin  koltuklarını bıraktıklarında aslında birer ablanız, kardeşiniz,babanız,anneniz gibi yakın olduğunu hissetmek çok güzel duygularmış.


Yedik, içtik, eğlendik, sohbetler ettik bunlar benim olacak, sizinle eski bir dostun Eda Annenin(asıl adı bu değil ama bunu kullanıyor şimdilik) hikayesini paylaşacağım.


Sene 1998, otuzlu yaşların sonunda bir anne eşinden ayrılmış,iki oğlu ile İstanbul'a gelmiş, yaşam mücadelesi veriyordu.Bir şirkette çalışıyor, çoçuklarını kısıtlı olanaklar ile okutuyordu. Ben şirketten ayrıldıktan sonra da ortak dostlardan her zaman kendisi ile ilgili haberleri aldım. Dört sene önce beyin kanaması geçirdi ve iki ay komada bir sürü ameliyatlar geçirdikten sonra doktorların umut yok dediği durumdan çıkarak evine döndü. Hatta bir ortak arkadaşımızın senarist-yazar olan kız kardeşi onun hikayesini tiyatro sahnesine taşıdı "bir kadın uyanıyor". Ben seyretmedim ama oyun çok güzelmiş.

Bundan sonrasını ondan dinledim. Hastaneden eve döndüğünde nekahet döneminde 16 yaşındaki küçük oğlu yanına gelerek "anne benim ruhum başka bedenim başka" demiş.Eda "bu benim hayatımda tüm hayat öğretilerimi alt üst eden, bildiklerimi bilmediğimi anlamaktan zor,iş bulmaktan zor,eşten ayrılmaktan zor, hayat mücadelesinden zor " bir şeydi dedi.

Önce bu ne demek diye yüce google'a soruyor cevap alamayınca kendi kendisine teşhis koyuyor,  "ya ergenliğe geçişi anlamadı, yada ruh hastası oldu, yada şizofren". Bir taraftan oğlunu sakinleştirirken diğer yandan kimse ile paylaşamadığı için internet başında psikiyatr aramış hani şöyle ilaç olmadan bu ilerlemiş hastalığı !!! tedavi edebilecek cinsden bir doktor ve kendisincede bulmuş. Çoçuk anneye anlatmaya çalışmış "bunun geçmeyeceğini, kendisini hep kadın hissettiğini" falan ama Eda anne kendini suçlayıp nerde yanlış yaptığını çözmeye odaklandığı için çoçuğu sekiz ay o doktor senin bu doktor benim gezdirdikten sonra yolu Çapa Tıp Fakültesinde bu konuda uzman bir Profösere düşüyor. Çeşitli testler yapıldıktan sonra anlaşılıyorki Eda bir transseksüel annesi ve  kabullenme sürecine giriyor.

Oğlunun yatağının kenarında cımbız, yastığının altında törpü buluyor. Kolay değil aniden 16 yaşında kız annesi olmak önce bir makyaj cantası alıp tüm malzemeleri onun içine koyuyor, sonrada pazardan renkli süngerli sütyenler alıyor. Kızına sütyenin nasıl takılacağını, kaşların nasıl alınacağını öğretiyor. Lise ikinci sınıftan kızı alarak açık liseye yazdırıyor. Kızın saçlar bu arada sarıya boyanıyor, tırnaklar uzatılıp boyanıyor.Üniversite hazırlık kursuna gidip tüm hocaları topluyor ve kendisine yardımcı olmasını istiyor. Hocalar anlayışlı yardımcı oluyorlar. Bu arada oğlunun adını Ela olarak değiştiriyor. En kabusuda üniversite sınavına girerken yaşanıyor. Kendi pembe nufüs cüzdanı mavi. Okul kapısında erkek polis mi, kadın polis mi arayacak?

Ailesinden ilk kabul edenlerden emekli asker dede, "aman kızım bu çoçuğun elini sıkı tut, sahip çık" diyor hatta kızın isim değişikliği mahkemesinde şahit oluyor. Ama anneanne bir inat önce,sonra bir bayram Eda kızı ile beraber el öpmeye gidiyor. Kızı "ne giyim anne" dediğinde "en şatafatlı eteğini giy ve  kırmızı ruj sür " diyor, kapıyı anneanne açıyor ve kucaklıyor kızı "hep bir kız torunum olsun isterdim " diyor.

Ela şimdi Üniversite ikinci sınıfta ve hormon tedavisi görüyor. Yakında cinsiyet değiştirme ameliyatı olacak.

Eda anne süreçleri çok zor yaşamış. Listag Aile grubundan ve kendi ailesinden çok destek almış. Evini değiştirmemiş, elalem ne düşünür diye önemsememiş " eve başım dik, kızım kolumda girip çıkıyorum " diyor. Evime sığdıramazsam kızımı dünyaya hiç sığmayacak diyor. Eda'nin dünyası şimdi gökkuşağı.

Bir daha anladımki bu annelerin hakkı galiba zor ödenir.

Bir daha anladımki güçlü kadınların yapamayacağı şey yok bu hayatta.

Önemli olan hayata karşı duruşunuz. Başın dik, kendine güvenle yaşanacaksa yaşanacak bu hayat.......

http://listag.wordpress.com/ Pin It

2 yorum:

Banuca dedi ki...

Merhaba, Nathali ile maceranızı okuduktan sonra blogunuza bir göz atmak istedim ve bu anlatı gözüme ilişti, muhteşem bir anne örneği, keşke bütün aileler böyle anlayışlı olsalar, bunun b,r hastalık olmadığını anlasalar da bu çocuklar bunalımlara girmeseler, tabii "bazı yerlerde öldürüldükleri"nden hiç bahsetmek istemiyorum...

Bengi Özkan dedi ki...

Sevgili Banu,

Evet bu annelerin hakkı hiç ödenmeyecek gibi.

Bende arkadaşımın hikayesinden çok etkilendim.

Benim arkadaşımda Eda anne bir harika, bir de tanısanız çok komiktir, bu hikayeyi bile esprilerle anlatmıştı.

Sevgiler,

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Great! The file uploaded properly. Now click the 'Verify my file' button to complete the process.