16 Kasım 2010 Salı

Bayramınız Kutlu Olsun

Bu bayram sabahına evde tek başıma uyandım, birazdan dostlarımla bayram kahvaltısı yapmaya gideceğim için çok mutluyum kalabalığa karışacağım ya. Bayramda  aldığım hediyenin resmini sizlerle paylaşmak istedim birde aklımda eskilerden kalan anılarımı.....

Ankaradaki evimizin arka bahçesine kurban kesmek için özel bir alan yapılmıştı. Burda apartman sakinlerinin bazende yan apartmanlardaki komşularımızın  kurbanları kesilirdi. Birer ikişer kurbanlar  yardım kurumlarında kesilmeye, bağışlanmaya başlayınca bizim bahçedeki bu alanda zaman içinde kaldırıldı ve çimlendirildi.

Mendiller, Haci Bekir'in akide şekerleri (o zamanlar Godiva,Pelit henüz yoktu), harçlıklar, Pereja kolonyası,Bıdık ,Titiz mağazalarından alınan bayramlıklar diğer aklımda kalanlar.

Kurban kesim işlemleri bitince babaanneme gidip hem tüm aileyi görmek hemde onun pişirdiği kömme'yi yemek eski günlerden hatırladığım en güzel anılarım. En çok özlediğimde bu kömme, tadı damağımda ama yapan biri veya satılan bir yer hala bulamadım. Sadece bizim aileye has bir şey miydi bilemiyorum ama babaanne tüm özel günlerde pişirirdi. Şimdi babaannemin Ankara Büklüm sokak'daki kocaman bahçe içindeki evi diğer evler gibi yıkıldı ,yerine apartman yapıldı. Çoçukluğumuzda kuzenlerimle,mahallenin çoçukları ile  tırmandığımız kiraz ağaçlarının yerinde pahalı  apartman daireleri var. Önünden her geçtiğimde içim sızlar, kulağıma ailemin sesleri gelir de yolumu değiştiririm.

Ben çok büyük bir ailede büyüdüm. Bir teyze, üç dayı, üç hala, beş amca, sekiz yenge, dört enişte,otuzsekiz kuzen, kuzen eşleri, çoçukları, sayamadığım kadar akrabalar, komşular, arka apartmanda okuyan öğrenci çoçuklar, ailenin inşaatlarında çalışan işçiler, mahallenin apartman görevlileri..... Çoçukluğumda hastalandığımızda doktorumuz babaannemin İranlı doktor öğrencileri idi. Çok kalabalık, çok neşeli, çok sıcak, sofralar kurulup misafir ağırlanan, sohbet etmeyi seven kocaman bir ailem vardı. Bu yüzdendir kalabalıkları, insanları, yemek masalarında uzun sohbetler etmeyi, komin halinde yaşamayı sevmem, her zaman gülümsemem, her şeye rağmen  neşeli olmam aile mirasım anlayacağınız DNA'larımda kodlu.

Ferzan Özpetek filmlerinde görürüm bazen bu sahneleri.Ondandır Ferzan Özpetek hayranlığım da. İşte her bayramda bu şenliği çok severdim, bir an önce kurban kesilsede babaanneme gitsem curcunaya katılsam diye. Babaanneme gittiğimde ailenin bir çoğu gelmiş, hikayeler anlatılmaya, birbirine takılmaya başlanmış,  olaylar esprili bir şekilde anlatılmakta olurdu. Her muhabetin ortasına çekinmeden dalmam, birilerine takılmam, banada iyi espri yapılsa bozulmamam, olayları mutlaka espri ile anlatmam bu yüzdendir aile mirasım.

Aynı tablo ölümlerde, hastalıklarda, sıkıntılı süreçlerde de olurdu.Tüm aile bir araya gelir, maddi manevi birbirine destek olurdu. Bu yüzdendir birinin ölümünde, kötü anında elimden geleni yapmak istemem aile mirasım.

Benim ailem anaerkil bir aile idi. Tüm kadınları çok güçlüydü. Onların sözü geçerdi ailede başta babaanne olmak üzere dominat olan halalar,yengelerdi. Her zaman okumaya, kadına, başarıya prim verildi. Kimin başarısı olursa olsun takdir edilirdi. Doğrunun, hakkın, hukukun, ezilenlerin, yardıma muhtaçların yanında olundu. Doğru bildiklerini 12 Eylül mahkemlerinde bile kötü koşullarda söylemekten çekinmediler. Bundandır güçlü olmam, her zaman ezilenin  yanında, doğrunun peşinde, doğru bildiğimi sonu ne olursa özgürce söylemem,örgütçü olmam, organizasyon yeteneğim, yaptığım her şeyi iyi yapmaya çalışmam, politikaya düşkün olmam, okumaya, bilgiye, araştırmaya düşkünlüğüm aile mirasım anlayacağınız DNA'larımda kodlu.

Sonra birer ikişer aile fertleri İstanbul'a,İzmir'e ,Amerika'ya, başka illere göç etti. Oralarda yaşamlar kuruldu. Önce uzun bir hastalık dönemini takiben bir anneler gününde babaanneyi uğurladık, sonra telefonlarda görüşmeye başladık geride kalanlarla. Önce başarı haberleri geliyordu, sonra  nerdeyse her sene bir hastalık, ölüm haberi gelmeye başladı. Şimdilerde sadece kalanların sağlığını takip ediyoruz. O yüzdendir annemin zamansız aramalarından hep çekinirim, kötü haberleri bu dar zamanlarda verir.

Çalışma hayatı ile beraber bayramlar dinlenmek için tatil fırsatına dönüştü. Başlangıçta yurt içi, sonraları yurt dışı seyahatleri yoğundu, ama şimdi on günlük tatilde evde nasıl yan gelip yatılacak az aktive ile dinlenilecek planları yapıyoruz.

Her şey form değiştiriyor bayramlar gibi.........

Ne diyelim,  İyi bayramlar mı? İyi tatiller mi?

Siz hangisini tercih ederdiniz? Pin It

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Great! The file uploaded properly. Now click the 'Verify my file' button to complete the process.